AYT Kaç Soru Eşit Ağırlık? Bir Hayal Kırıklığının Ardında
Bir Sabah Uyanış, Bir Soru, Bir Bekleyiş
Bugün her zamankinden farklı bir gün değildi, aslında her şey çok sıradandı. Kayseri’nin sabahında o klasik, soğuk rüzgar vardı, ama bir farkla… Bugün AYT sınavına girecek olan bir arkadaşıma eşlik etmem gerekiyordu. Sınavın öncesindeki o gerginliği, o “hayatımı belirleyecek” anı beklerken, ben de o eski heyecanı yeniden hissetmek istemiştim. O zamandan beri hayatımda bir şeyler değişmişti. Artık o heyecanın yerini, biraz umutsuzluk, biraz da kaybolmuş bir güven almıştı.
Hatırlıyorum da, o zamanlar üniversiteye hazırlanırken her şey o kadar netti ki. Hedefim vardı, geleceğim vardı, sadece o soruları doğru cevaplamak gerekiyordu. Ama şimdi, yıllar sonra o heyecanla bambaşka bir bakış açısına sahiptim. AYT’nin kaç soru eşit ağırlık olduğunu bile sorguluyordum. O kadar çok şeyin ve sorunun içinde kaybolmuştum ki, bir sınavın soruları beni sadece kafamı karıştırıyordu. Gerçekten de “sınav ne kadar önemli?” sorusunun cevabını bulmak, hiç kolay olmamıştı.
Sınavdan Sonra O Boşluk
Biraz abartı olabilir ama, sınav sonrası o soğuk, kasvetli atmosferin içinde bir kaybolmuşluk hissi vardı. “Ayt kaç soru eşit ağırlık?” diye düşünüp, sonrasında kafamı çevirip, arkadaşımla karşılaştım. O hep bildiğim, her zaman gülen yüzüyle, bana bakarak “Bitti işte” dedi. Ama ne yazık ki, o anın duygusu birden değişti. Ayt’deki eşit ağırlık soruları her ne kadar önemli olsa da, o soruların ardında ne kadar çok anlam bulunduğunu o kadar iyi anlamıştım ki, bir anda bunların çok da bir şey ifade etmediğini düşündüm. Kendi hayatımda ne kadar sorunun cevaplanması gerektiğini sorgularken, bu sınav sadece bir aracıydı.
Bu duyguyu daha önce hiç hissetmemiştim. AYT’nin “eşit ağırlık” soruları, o kadar önemli gözüküyordu ki, aslında içimde bambaşka bir boşluk oluştu. Hedeflerimi kaybetmekle birlikte, sanki sınavın soruları da ne kadar önemliydi, bilmiyorum. İyi cevapladığın sorular, sana hayatını kurma gücü veriyor gibi. Ama o soruların dışındaki hayat, nasıl yanıtlanacak? Gerçekten mi sınav sonucu her şeyin sonu? O kadar sıkıcı ve anlaşılmaz bir şekilde, kendimi kaybolmuş hissediyordum.
Bir Gecede Yaşanan O Duygular
Bir gece öncesinde, sınavla ilgili kararsızlıklarımın ortasında, “Bu kadar da olmaz” dedim. Kayseri’nin o tipik soğuk gecesi, bana geçmişi hatırlatıyordu. O geceyi hatırlıyorum; sınavdan önceki geceydi, o kadar gergindim ki, uyumayı zor bulmuştum. Geçmişi düşündüm: Önceki sınavlarımda hedeflerim hep belirliydi. Ama bu kez ne yapmam gerektiğini, neyi istediğimi tam olarak bilmiyordum.
Evet, sınavda eşit ağırlıkla ilgili kaç soru olduğunu bir kez daha düşündüm. Ama bu sorunun içinde kaybolmuşken, aslında ben neyi amaçlıyordum? Hayatımın yönünü belirlemek için bir soru, iki soru, on soru kadar önemli olabilir miydi? Bir şeyin çok önemli olduğu düşüncesiyle, tüm hayatı birkaç anlık karara bırakmak, bana biraz yersiz geldi. Hayat, sınavdaki sorulardan ibaret miydi?
O kadar yoğun duygular içerisindeydim ki, aslında her şeyin çok daha büyük ve karmaşık olduğunu fark ettim. Bu kadar önemli soruların yanıtı, bazen daha fazla kafayı karıştırıyor ve insanı yalnızlaştırıyor. Evet, belki o kadar da basit değildi, ama şu anın içinde olmak, bu kadar hırslı olmak, sınavın sadece birkaç sayfa sorusundan bir şeyler beklemek… Tüm bunlar bir araya geldiğinde, içimdeki kaybolmuşluk hissi daha da büyüdü.
Yavaşça Büyüyen Umut
Günler geçtikçe, sınavın ve bu soruların anlamını düşündüm. Bir noktada fark ettim ki, AYT’nin soruları sadece sorulardan ibaret değildi. Bütün bir sistemin içinde kaybolan umutları, kaybedilen güveni ve belirsizlikleri de temsil ediyordu. Evet, o “Eşit Ağırlık” soruları, belki de hayatımızda bir dönüm noktasıydı. Ama bir noktada, sınavdan daha fazlası vardı. Kendimi bulduğum, ne yapmam gerektiğini öğrendiğim an, işte o zaman bu sorular gerçekten anlam kazanacak.
Hayatımı bu sınavdan ibaret görmedim, ama o anda yaşadığım tüm duygular, bana bir şey öğretti. Belki de doğru olan, sorulara değil, neyi istediğimize odaklanmaktı. Bu sınav, sadece birkaç saatlik bir süreçti, ama geriye kalan yıllar, o birkaç saatle şekillenecek miydi?
Sonuçta: Kendi Sorularını Sor
O günden sonra, daha fazla soru sormaya başladım. “Ayt kaç soru eşit ağırlık?” sorusu beni o kadar etkilemedi. Evet, sınav önemliydi, ama o sınavın kendisini aşan sorular vardı. Geleceği belirleyen sadece kaç soru doğru cevaplarsınız değil, hangi soruyu sorduğunuzdu. Gerçek sorular, sınavın ötesinde. Belki de kendimize soracağımız en önemli soru, “Hayatımın hangi bölümünde kayboldum?” olmalı.
Bugün hala bu soruları düşünürken, hatırlıyorum. O gergin, kaybolmuş hissettiğim günlerde, daha doğru bir yön bulmanın yolunu arıyordum. Sınavlar değil, hayatın kendisi.